Ok ve yayla ilgili arkeolojik buluntular, okçuluğun insanlık tarihinin en eski çağlarına inen,çok uzun bir geçmişi olduğunu göstermektedir.Ok ve yayla ilgili ilk buluntular geç paleolitik çağda(M.Ö.35000-10000)görülmektedir.Çakmak taşından yapılmış en erken bulunan ok uçları ise Doğu İspanya’da bulunmuştur.Wales Gaerloon adlı bir roma askerinin hun tipi yay yapma özelliğini İngilltere’ye kadar yaydığını,Wales ahalisinin bu sayede ise iyi birer ok kullanıcıları oldu- ğu bilinmektedir (Kurat, 1972, s. 19). Ülkemizde ise M.Ö. VI. Yüzyıla ait ok uçlarının bulunduğu Sümerler veEtiler zamanına ait taşkabartma iki resimde hedefe ok atıldığına dair figürler vardır. Türkistan’da Altay Dağları’nda yaylar ve mezarlarda ok uçları bulunmuştur(Özbay,1992, s. 18). Moğolların Azraili korkutmak Türk Kültür Yaşamında Okçuluk The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 55, Ekim 2017, s.526 için gökyüzüne ok attıkları,bu sayede hastalarının iyileşeceğine,şamanların ise gökyüzüne ok ve yay aracılığıyla gittiklerine inanırlardı(Göksu2013, s. 71). Atabeyoğlu’na(1988, s.35) göre, her yıl yapılan ve 3 gün süren şölenlerde bir atlas mendil içine küçük bir hedef çizilir ve 25 adımdan atış yapılırdı. Bu yarışmalara erkeklerle birlikte kadınlar ve kızlar da katılabilir,birinci olan bir hafta süre ile obaya erkekse başbuğ, kadınsa ece ilan edilirdi. 4000 yıl öncede Türk boylarında ok atma ve yarışmalar önemli ve değerli görülmekteydi(Sümer,1992). Ok ve yay ile ilgili olarak yapılan arkeolojik çalışmalar; okçuluğun eski çağlardan başlayarak Türklerde ve islamiyeti benimseyen toplumlarda köklü bir geçmişi olduğunu göstermektedir.At ile yaşamlarını özdeşleştirmiş göçebe toplumlarda ok ve yay, ulusları taçlandıran unsur olmuş- tur(Arbak,1965).Bugün Moğolların, İskitlerin, Avarların okçu ulus olma özelliğini sağlamıştır (Eberhard, 1947). Türklerde hakanların tahta çıktığında elinde ok ve yay olması, damgalarında ve sikkelerinde ok ve yay resimlerinin bulunması bu tutkunun bir örneği olduğundan bahsetmiş- tik. Topkapı Sarayında bu örnekleri görmek geçmişi anlamamızda kolaylık sağlayacaktır. Türk- lerin en eski çağlardan beri dini inançlarının temelini oluşturan Göktanrı inancının Jean Paul Roux’a göre en iyi algılanan tek emri savaşmaktır. Aynı zamanda Roux (2010) Türkleri düşman hatlarını dört nala saldırıya geçerek ortaya yaklaştıkları sırada tam üzerine ok atılmaya başlana- cağı anda birden dönerek omuzlarının üzerinden part okunu savuran en iyi süvari ve okçular olarak tanımlamıştır. Yaşam tarzı, inanış gibi toplum veya ulusların özelliklerine bakıldığında okçuluğun çok eskilere dayandığı bir kez daha söylenebilir. Kültür mirası zengin olan milletle- rin yaşayışlarında ortaya çıkan farklılıklar ok çeşitliliğinden, atış şekillerine, yapılan yarışmalara kadar farklılıklar göstermektedir. Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra ise ok ve yaya olan bakış açısı giderek önem kazanmış, Allah’ın Cebrail eliyle Hz. Adem’e yolladığı bir silah ve Hz. Muhammet’in ümmetine bıraktığı kutsal bir emanet sayılmıştır. ‘Ok atılan yer ile okun düştüğü yer arasında size cennetten bahçe- ler vardır.’ hadisi ise okçuluğun İslam’daki yerine dikkat çekmektedir (Canan, 1979). İslam’da bu kadar değerli görülen bir sporun yapıldığı meydanlarında önemli kılınmasının sebepleri ara- sında meydanlara sarhoş,abdestsiz ve ayakkabı ile girilmesine izin verilmeyişi göz önüne geti- rildiğinde, bu hadise benzer olarak ok ve yaya verilen önem ön plana çıkmaktadır. Diğer taraf- tan ok atmanın sünnet olduğu müellifler tarafından kaleme alınan Kavs-nâmelerdeki Hz. Mu- hammet’in sözleridir. Bunlardan bazıları şöyledir (Ayanoğlu, 1974, s. 17-19): Atıcılığı ve Kuran’ı öğreniniz Kim oku ile atışı öğrenir,sonra onu bırakırsa bizden değildir. Ok atılan yer ile okun düştüğü yer arasında size cennetten bahçeler vardır. Nişan yeri ile hedef arasındaki mesafeyi yürüyen her kimseye her adımı için bir sevap vardır
Gamze YÖNAL Bartın Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Doç.Dr Mutlu TURKMEN Bartın Üniversitesi, Beden Eğitimi ve spor Yüksek Okulu Rekreasyon Bölümü